ABD'de eski Başkan Donald Trump’ın destekçileri arasında İsrail'e yönelik politikaları nedeniyle büyük bir ayrışma yaşanıyor. Bu durum, özellikle 2023 yılı itibarıyla Trump’ın siyasi gündeminin belirleyici unsurlarından biri haline gelmiş durumda. Destekçilerinin bazıları Trump’ın İsrail'e olan yakınlığını desteklerken, diğerleri bu yaklaşımı ihanet olarak değerlendiriyor. Bu yazıda, Trump’ın destekçileri arasındaki İsrail çatlağını, ortaya çıkan öfke ve ihanet duygularını detaylı bir şekilde inceleyeceğiz.
Trump, başkanlığı döneminde İsrail ile stratejik bağlarını güçlendirdi; Kudüs'ü İsrail'in başkenti olarak tanıdı ve bu durum, bazı destekçilerinin onayını aldı. Ancak, belirli bir kesim, bu politikaları sorguluyor. Trump’ın bazı destekçilerinin, özellikle Hristiyan evanjeliklerin, İsrail’e duyduğu destek, geçmişten gelen köklü bir bağlılıkta kaynaklanıyor. Bununla birlikte, bazı destekçilerin bu politikaları "Küresel Elitlerin" bir oyununa benzetmesi, derin bir çatlak oluşturdu.
Trump’ın 2024 başkanlık seçimleri için yeniden aday olması, destekçi tabanı içindeki bu çatlağı daha da belirgin hale getirdi. Bazı Trump destekçileri, eski başkanın İsrail konusunda izlediği politikaları sert bir şekilde eleştiriyor. Bu eleştiriler, geçmişte Benjamin Netanyahu ile olan yakın ilişkileri ve Trump’ın İsrail’e sağladığı politik ve ekonomik destek çevresinde yoğunlaşıyor. Bazıları, bu durumun Trump’ın temel ilkeleriyle çeliştiğini düşünüyor; “Kendi halkımın çıkarlarını düşünmeliyim, yoksa yalnızca başka bir ülkenin çıkarlarını mı koruyorum?” soruları gündeme geliyor.
İsrail ile olan bu tartışmalar, Trump destekçileri arasında kutuplaşmaya yol açarken, bu durumun 2024 seçimlerinde de etkili olacağı öngörülüyor. Anketler, Trump’ın destekçileri arasında İsrail politikalarına dair memnuniyetsizliğin arttığını gösteriyor. Bu hisler, “ihanet” duygusuyla birleştiğinde, bazı eski destekçilerin alternatif adaylara yönelmesine neden olabileceği düşünülüyor.
Gelecekte Trump’ın bu çatlak konusunda nasıl bir strateji izleyeceği merak konusu. Kendisi bu durumu göz ardı edebilir ya da destekçi tabanının ihtiyaçlarına uygun yeni bir dil geliştirebilir. Ancak, destekçileri arasındaki bu bölünmenin, özellikle Trump’ın milliyetçi söylemlerinin daha fazla öne çıkmasının gerektiğini ortaya koyuyor. “Kendimizi korumalıyız, yoksa kaybedeceğiz” gibi söylemler, yeni bir motivasyon kaynağı oluşturabilir.
Sonuç olarak, Trump’ın destekçileri arasında İsrail politikaları nedeniyle yaşanan derin çatlağın, hem Trump’ın siyasi kariyerine hem de genel olarak Cumhuriyetçi Parti’nin geleceğine dair etkileri büyük olacak. 2024 seçimleri yaklaşırken, bu çatlak ne denli derinleşirse, Trump’ın yeniden adaylığına karşı olan tepkiler de hız kazanacak gibi görünüyor.